Bu yazıda insan vücudunun kullandığı maddeler sonucu veya aktivitelerinden dolayı tetiklenen fizyolojik süreçleri ve bağımlılıklara giden yolunu, bağımlılık ile spor ilişkisini, sporcuların neden daha fazla risk altında olduklarını, performans artırıcı ilaçların vücudumuz üzerindeki etkilerini ve yaralanma süreçlerine giden yollardan bahsedeceğiz. Sporda Madde Kullanımı ile başladığımız yazı serisi için destekleyici bir yazı olacağını düşünüyoruz.
Yoğun bir dopamin dalgası oluşturan herhangi bir hareketi veya ilacı düşünün. Yapılan her tekrarla deneyim pekiştirilir ve güçlendirilir -egzersizle kemik ve kas dokularının güçlendirilmesi gibi. Ödül devresinde ise yeni sinapslar üretilir ve nöron hücrelerimiz birbirleriyle yoğun bağlantılar kurar -tıpkı bir kemancının sonat çalışması sırasında beynin motor devrelerinde gerçekleştiği gibi.
Moleküler düzeyde, dopamin reseptörleri tekrarlara dopamin duyarlılığını azaltarak uyum sağlar. Ve sonrasında aynı ödül devresinin tetiklenmesi için daha büyük bir dopamin dalgasına ihtiyaç duyar. Daha önce küçük dopamin salgılanmalarını tetikleyen diğer faaliyetler artık bu ihtiyacı karşılamak için etkisiz veya tetikleyemez kalır.
Bunun sonucunda insanlar, fareler veya deney yapılan herhangi bir organizma, zorunlu olarak daha büyük bir aktiviteye veya daha fazla ilaç dozu ile tetiklenme ihtiyacı duyar ki dopamin salgılanabilsin.
İçindekiler
Bağımlılık
Bu konularda düşündükçe hastalık veya rahatsızlık diye bir şeyin olmadığını, bunun basit bir şekilde çeşitli eylemleri bir şekilde -az veya çok- ödüllendirmek için atalarımızdan miras alınan bir sistem olduğunu düşünebilirsiniz.
Örneğin bir foton parçacığı büyüklüğünde salgılanan dopamin, reseptörler üzerinde etki göstermeyebilir. Ancak, küçük ödüllerin çeşitliliğini ilaç gibi tek bir güçlü etkiyle değiştiririrseniz, sistemi etkilemeye ve çalışma prensiplerini bozmaya başlarsınız. Yani bir şeylere maruz bırakılan bu devreler gayet olması gerektiği gibi çalışıyor, tepki göstererek ve uyum sağlayarak!
Aradaki fark, evrim geçirdiğimiz süreç ve şu anki hayatlarımız arasındaki “uyumsuzluk” olarak ortaya çıkıyor gibi görünüyor. Ancak çoğumuz bunun farkında bile olmadan hayatlarımıza devam ediyoruz.
Bundan tekrar kurtulmak için aktivitenin veya ilacın dozunu azaltmanız gerekir. Ancak birdenbire dopamin -unutmayın dopamin burada sadece örnek, bu birçok nörotransmiter veya fizyolojik süreçleri etkileyen maddeler için geçerli olabilir- tepkilerini sıfırlayamazsınız. Yavaş yavaş bir süreç içinde vücudun adaptasyonunu sağlayabilir ve sonrasında küçük aktivitelerin veya dozların işe yarar hale geldiği noktaya geri dönebilirsiniz.
Madde ihtiyacının azalması ve hücresel yenilenme bazı durumlarda oldukça zorlu bir süreçtir. Bir hastalık olmamasına rağmen bu durum bizim için kesinlikle bir hastalık gibi hissedilir. Bağımlılık kesinlikle ahlaki veya iradesizliğin neden olduğu bir durum olarak ortaya çıkmak zorunda değildir. Aksine, yaşam için vücut nasıl gerekli vitaminlerin eksikliğinde hissettiği ve fonksiyonlarında değişiklikler gözlemlendiği gibi bu maddelere de ihtiyaç duyduğunu zanneder.
Kısacası bağımlılık, fizyolojik bir parametreyi referans aralığının ve normal koşullarının dışına çıkmasına ve değişmesine neden olan bir süreçtir. Böylece fonksiyonlarını uzun vadede adaptasyonunu sağlayan bir dizi reaksiyon başlatır. Burada uyum sürecinin uzunluğu kadar normal çalışma aralığına dönüş süresi bağımlılıktan kurtulmak için gereklidir. Şimdi birazda bağımlılık ve spor arasındaki ilişkiye bakalım.
Bağımlılık ile Spor İlişkisi
Her yaştan sporcu, bir şekilde hem iç hem de dış kaynaklı etkiler nedeniyle başarılı olma baskısını ve dürtülerini hisseder. Her tür atletik rekabet veya müsabaka içinde bulunan sporcular -özellikle profesyonel sporcular- ortalama bir insanın sahip olduğu zihinsel ve fiziksel dayanıklılıktan daha fazlasına ihtiyaç duyar. Bu sporun ve rekabetin doğası gereği böyledir. Üzerinde oluşan bu stresler ve baskılar sonucunda sporcular daha iyisini yapabilmek için bazı maddeler kullanmaya yönelebilir. Bunlar sporda kullanımı yasaklı veya serbest birçok ilaç, gıda takviyesi vb. maddeler olabilir.
Sporcuların madde kullanımının neden ve nasıl meydana geldiğini anlamak, bağımlılığın önüne geçmek ve şu an böyle bir durum içinde olanların bağımlılıktan kurtarılması için oldukça önemlidir.
Bağımlılık ve Spor – Neden Risk Altındayız?
Spora başlamak veya spor yapmak, zihni ve bedeni birçok şekilde geliştiren son derece olumlu bir deneyimdir. Düzenli egzersiz, genel popülasyonda ruh sağlığına fayda sağlar, ancak müsabaka sporlarında veya performans ortaya koymak amacıyla yapılan aktivitelerde bulunan birçok ek faktör, faydalarını tersine çevirebilir ve vücut üzerinde ciddi stresler yaratabilir. Zaten fiziksel olarak yük altında bıraktığımız kas, kemik ve eklem dokularına ek olarak psikolojik bir başarılı olma veya daha iyiye ulaşma stresi yaratarak vücudumuzu aşırı yoruyor olabiliriz. Bu noktada yorgunluk süreçlerimiz dolayısıyla yüklenme-dinlenme aralıklarımız hayati rol oynar. Ancak bu konu çok kapsamlı olduğu için biz madde kullanımı ile ilgili devam edeceğiz. İlgili olanlar Kas Yorgunluğu: Nedenler, Etkiler ve Egzersizler yazısına göz atabilirler.
Performans Artıran İlaçların Etkileri
Sporcular dahil birçok insan, performans artırıcı ilaçların bağımlılık yapabileceğinin bile farkında değil. Herhalde bu maddeler ek bir mutluluk hissi vermediği için herhangi bir bağımlılık potansiyeli taşımadığı düşünülüyor. Ancak bu tam tersi farkında bile olmadan vücudun bu maddelere bağımlılık kazanmasına yol açıyor.
En çok bilinen performans artırıcı ilaçlar -ki giriş olarak Sporda Madde Kullanımı: Başlangıç, Tanım ve Yasaklılar Listesi yazısında bahsedildi- olan anabolik steroidler, sanıyorum ki kariyerlerini bu tür maddelerle mahveden sporcuların hayatlarında en yaygını. Bu ilaçlar kas kütlesinde önemli artışlar sağlar ve gücü artırır, ancak mutlu ve sağlıklı bir yaşamı önemli ölçüde engelleyen yan etkileri vardır. Bir liste yapmak gerekirse steroidlerin fiziksel ve psikolojik etkileri şu rahatsızlıklara neden olabilir;
- Bipolar bozukluklar
- Depresyon
- Sanrılar
- Saldırganlık
- Akne
- Yüksek kolesterol (LDL)
- Burun kanaması
- Saç dökülmesi
- İdrar yolu rahatsızlıkları
- Yüksek tansiyon
- Kardiyovasküler problemler (ör. kalp hacminde artış, kalp krizi ve kan pıhtılaşması)
- Karaciğer tümörleri
- Karaciğer kanseri
- İğne kullanımından kaynaklanan sorunlar (ör. deri enfeksiyonları, HIV, hepatit)
Özellikle saldırganlık, performans artırıcı maddelerin çok yaygın bir yan etkisidir.
Bağımlılık ve Spor Yaralanmaları Üzerindeki Etkileri
Yaralanmalar, birçok noktada yapılan hatalar veya aşırı yüklenmeler nedeniyle sporun neredeyse normal süreçlerinden biri haline geldi. İster takım sporu ister bireysel spor yapın, limitlerinizi uzun sürelerde ve çok fazla zorlarsanız yaralanmanız kesindir. Yaralanma da bir şekilde vücudun tepkisidir. O noktaya gelmeden vücudunuzu anlamanız gerek. En yaygın yaralanmalar şunlardır;
- Burkulma ve gerilmeler
- Diz sakatlıkları
- Aşırı gergin kas ve kas grupları
- Aşil tendonu yaralanmaları
- Rotator cuff yırtıkları
- Kırıklar-çıkıklar
Her seviyeden ve her yaştan sporcu sakatlık veya yaralanma yaşayabilir. Bu noktada da farkında olmadan ağrı kesici olarak kullandığımız ilaçlara karşı bağımlılık oluşabilir. Bağımlılık süreçlerimiz genellikle biz farkında bile olmadan kullandığımız maddeler aracılığıyla tetiklenir ve devam eder. Bu noktada biraz dikkatli olmakta fayda var.
Daha fazla bilgi isteyenler bu yazının da bazı noktalarında başvurulan, Peter Sterling tarafından yazılan ve bu yılın ilk aylarında yayımlanan What Is Health?: Allostasis and the Evolution of Human Design kitabını inceleyebilir.
Merak ettikleriniz veya sorularınız için yorum yazabilir, iletişime geçebilirsiniz.