Bu yazıyı okumaya başladığınızda gözleriniz ışık dalgalarını elektro-kimyasal iletilere dönüştürerek sinir sisteminizi uyardı. Aynı anda kulaklığınız ile müzik dinliyorsanız ses dalgaları da sinir sisteminize elektriksel sinyaller gönderdi. Fizyoloji süreçleri böylece tetiklendi.
Yani siz gördünüz ve duydunuz.
O sırada hücreleriniz de bu işlemler için oksijen tüketti ve karbondioksit üretti ki bu karbondioksitler akciğerlerinize dakikada ortalama 12 kez aldığınız ve verdiğiniz hava sayesinde oksijen ile yer değiştirerek vücudunuzu terk etti.
Bunlar olurken kalbiniz ortalama 70 atım/dakika gibi bir hızla atmaya devam etti ve dakikada aşağı yukarı 5 litrelik bir kanı vücudunuza pompaladı.
Bu kanın ortalama 1 litresi hem kan yoğunluğunuzu ölçmek-dengelemek hem de atık maddelerin temizlenmesi için böbreklerden geçti. Ve daha birçok şey.
İşte bu gereksiz bilgiler, her dakika vücudunuzda olan süreçlerden bazıları ve hayatınız boyunca devam edecek.
Fizyoloji araştırmalarının amacı ise bu biyolojik süreçleri araştırmak ve incelemek.
Atomlardan moleküllere, hücrelere ve dokulara, organlardan dolaşım sistemine kadar aklınıza gelen her süreci.
Çünkü tüm bu süreçler okuyabilmenizi, yazabilmenizi veya koşabilmenizi sağlıyor.
Peki bunlar neden ve nasıl oluyor?
Fizyoloji için neden sorusunun cevabı aslında basit gibi görünüyor: dengeyi korumak.
Denge veya buradaki daha doğru kullanım olarak homeostaz, vücudun iç dengeyi korumasını sağlayan süreçleri ifade eder.
Sakince bilgisayar başında oturduğunuzda bile aslında vücudunuz dinamik bir şekilde çalışıyor -ki egzersiz sırasında neler olduğunu düşünün! Yani vücudunuzu belirli bir yüke maruz bıraktığınızda. Bazen maksimum taşıyabileceği bir yüke, bazen de çok yorgun olsa bile devam ettirmeye çalıştığı yüke.
Fizyoloji, biyolojinin bir alt dalı olarak çalışmalarına devam eder. Biyoloji ise kimyanın, kimya ise fizik biliminin üzerine kurulur. Yani fizyolojiye kadar gelen bilimsel süreçlerde fizyolojinin Latince kökeninde olduğu gibi fizik ile başlayan bilimsel bir yol vardır.
Latince physiologia yani “yaşayan şeylerin normal fonksiyonları” anlamına, İngilizce physiology olarak “canlının yaşam süreçleri” anlamına gelir. Güncel Türkçe Sözlüğü’nde “Canlıların görevlerini ve bu görevleri nasıl yerine geldiklerini inceleyen bilim dalı.” olarak ifade edilmiştir.